Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın "Sürtük" kelimesini değerlendiren DEVA Partisi kadın politikaları başkanı Esen "Bu kelime topluma indirilmiş bir şamar ve toplumdaki kadınlara söylenmiş argo bir kelimedir, hakarettir" diye konuştu.
'Bu konuda bile ciddi adaletsizlik yapılıyor’
Elif Esen, Bu konuşmanın tam da Ekrem İmamoğlu ve Canan Kaftancıoğlu'nun yargılanmalarıyla eş zamana geldiğini hatırlatarak "İktidar temsilcileri benzer hatta daha kötü kelimeler kullanırken hakaret değil, ama iktidar dışı kimseler kullanırken hapis yatacak kadar ağır kelimeler, ithamlar. Bu adaletsizlik.
Bu metin ve sarf edilen topluma, kadına hakaret içeren konuşma önceden hazırlanmışsa büyük sorun. Yok değil anlık hiddetle, şiddetle söylendiği varsayılırsa halk diliyle 'şekeri var tansiyonu var' dendiğinde ise daha büyük sorun. Yaş ve ağırlaşan hastalık durumu ortaya çıkıyor. Sözlerini kontrol edemeyen bir kişinin ülke yönetimini daha uzun yıllar aklı selim olarak yürütebileceğini düşünmek, sorgulamak gerekiyor" dedi.
‘Cumhurbaşkanlığı temsiliyet makamıdır’
Elif Esen meclis kayıtlarına dikkati çekerken şunları söyledi;
“Yayına gelmeden önce bu konuşmaların önceden metne mi yazıldığı yoksa o an sinirle mi o kelimeleri söylediğini merak ettim. Bu konu çok önemli. Metin içinde bu kelimelerle meclis kayıtlarına girmiş. Cumhurbaşkanlığı temsiliyet makamıdır ve tüm Türkiye'nin Cumhurbaşkanıdır. Vatandaşı kapsayıcı, kucaklayıcı, eşit bir dil kullanılmalıdır. Fakat partili Cumhurbaşkanı olunca durum farklılaşıyor ne yazık ki.
‘Bugünkü yozlaşmayı vatandaşımız çok iyi görüyor’
Candan Yıldız'ın Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın hem cumhurbaşkanlığı hem de başbakanlığı döneminde söylediği "Kadın mı kız mı, kadın erkek eşitliği fıtrata ters" sözlerini hatırlatması üzerine Elif Esen "Akademik kariyer için yüksek lisans yapmaya karar verdiğim dönemde 28 Şubat’ı yaşadım ve eğitim hakkım elimden alındı. Önemli temel insan hakları ihlalleri ve mağduriyetleri yaşandı.
Ak Parti o dönemde en büyük gücü bu kadınlardan almıştı.
Hakları için kadın siyasete dahil olmuştu. Mahalledeki kadına kadar ulaşıldı, bir kimlik verildi. Bu önemli bir şeydi. Kadının güçlü bir şekilde sahada olmasını sağladı. Kapı kapı anlattılar, oy istediler ve iktidara taşıdılar AKP’yi. Seküler ve dindar kesimin barıştığı kadın için birlikte mücadele ettiği sivil toplum alanları oluştu ilk yıllarda. Ama bugün geldiğimizde görüyoruz ki kadına yönelik kullanılan bu dil çok ağır. Tüm kadınların bu konuşmadan çok rahatsız olduğunu düşünüyorum.
Kadınların ağırına giden bu kelime bir yandan da tüm toplumu hatta dindar kesimi de rahatsız etmiş, şaşırtmıştır.
Bugün ülkemizdeki durumu tüm toplum net okuyor ve rahatsız.
Her yerde “bizi kurtarın” diyen vatandaşla karşılaşıyoruz.
Ekonomi, tarım, eğitim, sağlık, göçmenler ve daha pek çok sorun. Türkiye’nin baş edemediği, çoktan çıkmaza girdiği ve yönetilemeyen bir süreçten geçiyoruz. Koşullar çok ağır. Ama bunun en temel sebebi yönetimdeki beceriksizlik, yozlaşma ve işin ehli olmayan kadrolar.
Ak parti artık 20 sene önceki Ak parti değil ve halkımız bunu görüyor.
Sorunlarına çözüm olacak lidere ve partisine oy verecekler. Biz çözümlerimizle ve işin ehli kadrolarımızla hazırız.