Sayın Sönmez’in Meclisteki bütçe görüşmelerinde meydana gelen darp olayını sorusunu yanıtladı.
Kader Seçimi
“Öncelikle Hüseyin ÖRS ve İyi Parti ailesine çok geçmiş olsun diyorum. Milletin meclisinde bu olayın yaşanmasına öncelikle çok üzüldüm. Milletin meclisine yakışmayan bu davranışlara sebep olanları da kınıyorum.
Bu seçim “Kader Seçimidir”. Ülkemizin siyasette, dış politikada, ekonomide, tarımda, sanayide yönünün nereye döneceğini ve döndürüleceğinin belirleneceği seçimdir. İktidardakiler seçimi kaybedeceklerini görüyor. Her geçen gün Deva Partisi’nin yükselişine şahit olan iktidar köşeye sıkışıyor. Köşeye sıkışan iktidar çözümü şiddet dilinde arıyor. Kutuplaştırmadan, ayrıştırmadan medet umuyor.
Milletimiz artık bu nobran dilden, bu şiddet dilinden bıktı usandı. Gazi meclisimizde bile bu şiddet dilinin hakim olmasına artık millet tahammül edemiyor.”
Moderatör Sönmez’in her bütçe döneminde o yılın bütçesine isim verilir. İktidar bütçeye büyüme bütçesi diyor siz bu konuda ne düşünüyorsunuz, sorusuna cevap olarak biz Deva Parti’si olarak “Faiz Bütçesi” diyoruz diyen Sayın Esen söylemini rakamlarla destekledi.
Faiz Bütçesi
Çok açık bir şekilde bu bütçenin faiz bütçesi olduğunu söylüyoruz. Çıkıp millete nas diyerek bu milletin kutsalını kendi başarısız modellerine alet etmek istediler. Şimdi bu yönetilemeyen, başarısız icraatların ceremesini vatandaş çekiyor. Vatandaş markette ödediği faturanın içindeki KDV ile, maaşından kesilen prim ile vergisiyle başarısız iktidarın faiz yükünü sırtlanmış, ödemeye çalışıyor. Gün geçtikçe yoksulluk derinleşiyor.
Asgari ücrete yapılacak zam oranına değinen Esen, enflasyonun önüne geçmeden, enflasyon geriletmeden yapılacak zamların vatandaşa bir yarar getirmeyeceğini dile getirdi.
Paramızı Pula Çevirdiler
“Bu iktidar paramızı pula çevirdi. Asgari ücrete istediğiniz kadar zam yapın, eğer enflasyonun önüne geçemezseniz bunun millete bir faydası olmayacaktır. Önemli olan bu fiyat artışlarının önüne geçebilmektir.
Bakın size rakamlarla ortaya koyayım. Son bir yılda temel gıda maddelerinden birkaç örnek vereyim. Süte yüzde yüz altmış, pirince yüzde yüz kırk beş, tereyağına yüzde yüz otuz iki, patatese yüzde yüz otuz bir, peynire yüzde yüz yirmi dokuz oranında zam gelmiştir. Örnekleri çoğaltabiliriz. Böyle bir ortamda siz asgari ücrete zam yapsanız ne olur zam yapmazsanız ne olur. Çünkü yapacağınız zamlar enflasyonla eriyip gidecek. Elekle nasıl su taşınmazsa, zamlarla da ekonomiyi düzeltemezsiniz.”
Bu fiyatların neden bu kadar arttığını dair soruları yanıtlayan Sayın Esen, temel sebebin girdi maliyetindeki artış olduğunu söyledi. Konuya iktidarın esnafı, üreticiyi, dağıtıcıyı neredeyse “iç mihrak” olarak yaftalamasını getiren Esen, ortada bir mihrak varsa oda ülkeyi yönetemeyen beceriksiz iç mihrak olduğunu söyledi.
Bu Kafayla Ancak Peynir Gemisi Yürütürler.
Girdi maliyetleri durdurulamıyor. Elektriğe, doğalgaza, akaryakıta gelen zamlar girdi maliyetini her geçen gün biraz daha artmaktadır. Paramızın döviz karşısında erimesi bu girdi maliyetlerini adeta körüklemektedir. Dolayısıyla girdi maliyetleri etiket fiyatına yansımaktadır. İktidar ise bunu bildiği halde sanki esnaf kendi kafasına göre zam yapıyormuş algısı oluşturup suçu üreticiye, satıcıya, dağıtıcıya atmaktadır. Dış mihrak ve iç mihrak söyleminin seviyesini neredeyse mahalle bakkalımıza kadar indirdiler. Sorun dünyanın en avantajlı, potansiyelli ülkelerinden birinin beceriksiz mihrakların elinde heba olmasıdır.
Sayın Cumhurbaşkanı ben ekonomistim diyor. Ekonomi tek kişinin çözebileceği, anlayabileceği bir şey değildir. Ekonomi bir ekip işidir. Ancak liyakatli kadrolarla ekonomiyi yönetebilirsiniz. Maalesef bugün ekonomiyi yöneten bir ekip yok ortada, koca bir ülkenin kaderini akrabalarla, eş dostla, damatlarla gelinlerle, çocuklarla yönetmeye çalışıyorlar. Ülkenin hali ortada. Bu sürdürülebilir bir durum değildir. Bu kafayla ancak peynir gemisini yürütürler. Biz iktidara gelir gelmez bu nepotizme derhal son vereceğiz. Atı binene, kılıcı kuşanana teslim edeceğiz.
İktidara geldiğimizde kurunun yanında yaş da yanmayacak diyen Sayın Esen bu konuda DEVA Partisinin görüşlerini ifade etti
Ayna Ve Terazi Yalan Söyler Mi?
“KHK"lılarla ilgili kurunun yanında yaşta yansın acımayın denildi, acırsanız acınacak hale düşersiniz denildi. Maalesef öyle bir coğrafyada yaşıyoruz ki kültürel kodlarımıza işlemiş bir atasözümüz var. Kurunun yanında yaşta yanar. Kimse kurunun yanında yaş yanarsa, yarın yaş olanın sayesinde kuru da yanmaktan kurtulabilir mi diye düşünmüyor? Bir davayı kişisel düşmanlıklarınıza alet edip, her önüne geleni türlü bahanelerle içeri tıkmaya çalışırsanız, muhalifleri susturmak için haklı bir davayı haksız bir biçimde sopa olarak kullanırsanız o davanın içini boşaltırsınız. Onun için kurunun yanında yaş yanamaz, yanmamalıdır. Yapılan bu haksızlığa herkes şahit oluyor. Mevlana hazretlerinin çok sevdiğim bir sözü var “ayna ile terazi yalan söyler mi?” Hak her şeyi biliyor, halk da her şeyi görüyor. Onun için bizim iktidarımızda kurunun yanında yaş da yanmayacak.”
Helalleşme konusuna değinen Sayın Esen, helalleşme ile kastedilene açıklık getirdi.
Hak Yarına Bırakır. Yanına Bırakmaz.
Helalleşme ve hesaplaşma kavramına açıklık getirmenin faydalı olacağını düşünüyorum. Bir kere bizim hesaplaşma gibi bir derdimiz yok. Ülkemiz bugüne kadar yeterince hesaplaşmadan çekti, çekiyor. Hesaplaşma dilini nobran olarak değerlendiriyorum. Helalleşme kim kimin adına hangi hakkı helal edecek. Milletin hakkı olanı kim hangi hakla helal edebilir. Hukuk içerisinde kanunsuz iş yapan varsa, servet transferi yapan varsa bunlardan hesap sorulur, sorulacaktır. Halkın olan halka geri verilecektir. Ortada bir adaletsizlik, kanunsuzluk varsa mutlaka hukuk çerçevesi içerisinde bu adaleti tesis etmek de bizim boynumuzun borcudur. Hak yarına bırakır, yanına bırakmaz.