“Kapatma ve engellemelere karşıyız ama...”

Elif hanım parlamenter sistem çalışmalarında son durum nedir?

Şu anda çalışmaların sonuna gelindi. Başkanlık sisteminin bu ülkeyi ne kadar yaraladığını, bu ülkeyi ne kadar yönetemediğini, tek adam rejiminin, tek karar merciinin hem yersiz hem de hukuksuz işlere sebep olduğunu gün geçtikçe hep birlikte görüyoruz. Bugün ülkemizde yönetim anlamında ne kadar olmaması gerek şey varsa her alanda örnekleri ile birlikte görmemiz mümkün. İşte bu başkanlık sisteminin beraberinde getirdiği olumsuzluklar. Ne yazık ki tek bir merkezi yönetim, yetkilerin tek elde toplanması koskoca bir ülkenin yönetiminde oldukça yetersiz ve olumsuz. Biz bunun farkındayız ve bu nedenle her zaman söylüyoruz nerede olmak istemediğimizi biliyoruz. Bu soru bize ittifaklar konusunda sürekli geliyor biz başkanlık sisteminin bu ülkeye yaramadığını ve geriye çektiğini söylüyoruz. Bu sistemin bir an evvel sonlandırılması ve güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçişin planlanarak adım adım bir toplum mutabakatıyla ilerlemesi gerektiğinin farkındayız.

Enes Kara intiharı ile gündeme tekrardan cemaatler ve tarikatlar geldi. DEVA Partisi'nin bu tür kuruluşların kapatılması hakkında görüşü nedir? Ya da farklı bir çözüm mü bulunmalı mı?

Enes'in intiharı tek bir nedene bağlanamaz. Enes'in videosunu zorlanarak izledim ve uykusuz bir gece geçirdim. Enes gibi gencecik, parlak bir genç. O an aklımdan şu düşünceler geçti; “Pırıl pırıl bir çocuk, iyi bir aile çocuğu, tıp fakültesini kazanmış Türkiye'nin yüzde 1'ine girmiş. Enes için gökteki bir yıldızın kayıp gitmesi gibi hissettim.” Enes kendini anlatmaya çalışmış ama ne kaldığı yerdeki kurum ne ailesi kimse Enes'in sesini duymamış. Yurtlarda devlet yurtları da dahil hiçbirinde bu tür sorunlarda başvurulabilecek profesyonel bir kişi, psikolog, rehberlik uzamanı bulunmamakta. Yurtlar bir otel muamelesi yapılarak çocuklar oraya kaydedilmiş ve sonunda böyle kayıplara neden olunmuş.

Enes'in videoda anlattığı zorlamalardan dolayı yaşadıklarını düşünerek ''zorlama ile ilgili '' yurtlar yönetmeliğine baktım uzman kişi var mı diy. Ayrıca Kuran-ı Kerim’deki ayetlere baktım orada doğrudan bir ayet var ''dinde zorlama yoktur'' diye. Bakara suresi 256'ıncı ayet din ancak anlatılır, tebliğ edilir, gösterilir gösterilen kişi hissettiği kadar o dinin vecibelerini yerine getirir. Bunu bir zorlama ile yaparsanız gencecik çocuklar belki de olması gerekeninin de alt seviyelerine gidip bir kopuş yaşayarak inanç ve sosyal hayattan kopabiliyor. Enes de geldiği en son noktada manevi alanda kopmuş, tutunacak bir dalı kalmamış ve ailesinden çekincesi var hatta can korkusu var. Bir insan ailesinden dolayı 00canından korkar mı? Aile bir çocuğun en darda kaldığında, korktuğunda başvuracağı yerdir.

Enes iflas etmiş bir sağlık sisteminin kurbanı oldu.

Ülkemiz neredeyse batan bir gemi gibi insanlar içinde, beraberinde batıyor ama algı yöntemleriyle ''Bir şey batmıyor merak etmeyin'' algısı yaratılıyor. Medya kapatılmış zaten insanlar bu yayınları izleyip ''A her şey gayet iyi gidiyor'' zannediyor ama çarşıya, pazara indiğinde cebindeki paranın aldığı malzemelere yetmediğini gördüğünde de ''Her şey nasıl iyi gidiyor?'' sorusunu soruyor. Hiçbir şey iyi gitmiyor ülkenin her bir tarafı dökülüyor, kurumlar ve kurallar yıpratılmış, yok edilmiş iflas etmiş bir ülkeyi yaşıyoruz. Enes de bunun bir parçası sağlık sisteminin iflas etmiş, yönetilemeyen, kendi içinde debelenen sisteminde doktorların yaşadığı mobing, travmalar ve sıkıntıları görüyor bundan ötürü gelecek kaygısı yaşıyor, umudu kalmıyor.

Kapatma ve engellemelere maruz bırakılıyoruz ama...

Enes olayında kaçak bir yurttan bahsediyoruz. Bu ister tarikat olsun STK yada belediyeye bağlı yurt olsun denetlenmediği takdirde, kurallara uymadığı takdirde uyarı alması lazım ve ısrarla uymamaya devam edemiyorsa o zaman sistem içinde kalmaması sağlanmalı, sadece işlemeyen, kurallara uymayan yapılar kapatılmalı. Biz özgürlüklerin engellenmesi taraftarı değiliz elbette. Kaldı ki ben gençlik döneminde bu zorlamalar sebebiyle hayatı değişmiş genç bir kadındım. Gençlik yaşlarımı apolitik geçirmişken bugün benim siyasetin merkezinde bir genel başkan yardımcısı olarak siyaset yapmamın sebebi uğramış olduğum haksızlıklardır. Çünkü üniversiteyi bitirdim sonrasında akademisyen olmak istediğimde karşıma 28 Şubat süreci çıktı, ikna odaları çıktı.

Elif hanım son günlerde avukat bir kadın cinayeti ile de sarsıldık. DEVA Partisi'nin kadınların korunmasına yönelik ne gibi çözüm önerileri var?

DEVA Partisi olarak bir basın bülteni yayınlamıştık Avukat Dilara Yıldız için. Dilara planlı bir şekilde katledilmiş. Polis mekana çağrılmış polis gelmesine rağmen Dilara öldürülmüş. Tekrardan bu konuya üst perspektiften baktığımızda o kadar çok hata görüyorsunuz ki emniyet güçlerinin mekana yaklaşım tarzının bile daha farklı olması halinde Dilara'nın hala yaşayacağını belirten uzmanlar var. Zaten sorun şurada başlıyor. Yasa var ancak adli ve idari makamların sorumluluklarını yerine getirmelerinde sıkıntılar var. İstanbul sözleşmesinden bir gece de çıkıldı ve çamur atılarak çıkıldı. Geçenlerde medyadan bir arkadaş bana soruyor ''Elif Hanım İstanbul sözleşmesinden çıkıldı ama içinde şu şu maddeler vardı ve bu maddeler toplumun hassas noktalarına hitap etmiyordu bu nedenle çıkıldı'' dedim ki arkadaşım İstanbul sözleşmesini okudunuz mu? ''Evet okuduk'' dedi, bende öyle maddelerin olmadığını tekrardan göz atarak bana o maddeleri çıkarmasını rica ettim. Tabii ki çıkaramadı. Çünkü o sözleşme 2011-2012'de iktidarın yöneticileri ve hukukçuları ile ortak bir çalışmasıyla hazırlandı. Hazırlanmanın sebebi ülkemizde yapılan bir cinayet sebebiyle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nden (AİHM) ceza alınmaması içindi. Ve İstanbul'da yapıldı. Dönemin yöneticileri tarafından örf ve adetlere de uygun anayasal düzeltmelerle yapıldı ve yürürlüğe girdi. Bugün ise siyasete malzeme yapılarak bir gecede çıkıldı.