"Sözleşmenin yanındayız!"
Biz 1 yıllık genç bir partiyiz ancak parti programımızla ve tüzüğümüzle İstanbul Sözleşmesi konusunda duruşumuz net! Biz en başından beri Sözleşme’nin yanında olduğumuzu, layığıyla uygulanması gerektiğini, kurumların kurulların da bu şekilde dizayn edilmesi, bugünkü usul konusundaki sıkıntıların giderilmesi konusundaki eleştirilerimizi yaptık.
"İktidara malzeme lazım."
Ancak bugün iktidarın kutuplaştırma siyasetine malzeme lazım, İstanbul Sözleşmesi de bunlardan biridir. İktidar bununla toplumdaki gerginliği arttırıyor. Biz gece yattığımızda ertesi sabaha nasıl kalkacağımızın endişesini, güvensizliğini yaşar hale geldik. Bununla birlikte pandemi etkisiyle hem hastalık hem de ekonomik sıkıntılar yüzünden insanlarımız içler acısı bir durumda. Her gün bir yakınımızın işsiz kaldığını, bir arkadaşımızın işini kaybettiğini, esnafın sıkıntısını, evine ekmek götüremediğini görüyoruz.
"Sözleşmenin uygulandığı ülkelerde kadına yönelik şiddet azalıyor."
İspanya örneğinde gördüğümüz gibi, bu sözleşmeyi uygulayan hayata geçiren ülkelerde kadına yönelik şiddet azalıyor, kadının toplumsal konumunda bir iyileşme ve saygınlığında artma görülüyor.
"Sözleşmeyi hiç okumadan mı imzaladılar?"
Ben bir aktivist olarak bu sözleşmenin imza ve onaylanma süreçlerini takip etmiştim. 2011 yılında imzalanan Sözleşme 2012 yılında onaylandı. Bu süreçte ülkeler Sözleşmeye şerh koyabiliyorlar ve ilk beş yılda çekilme hakları var. İktidar o yıllarda hiçbir çekince koymaksızın imzaladı ve onayladı. Çekilme seçeneğini de hiç düşünmedi. O halde, bu sözleşmeyi hiç okumadan mı imzaladılar? Böyle bir şey düşünülebilir mi?
"Karısını katleden koca “Kanunlar benden yana!” diyor."
Bu kadar kadın ölürken, katledilirken -neredeyse seri cinayetler haline geldi- geçenlerde karısını katleden bir koca “Kanunlar benden yana!” diyordu. Ne kadar utanç verici bir şey! Bir adamın bunu rahatlıkla konuşabildiği bugün biz, sanki kadınlarımız cinayete, tecavüze, tacize maruz kalmıyorlarmış gibi, hiç böyle bir sorun yokmuş gibi İstanbul Sözleşmesi’nden çekiliyoruz. Ya da başka bir vakada adam çocuğunun önünde karısına şiddet uyguluyor, defalarca tekme atıyor, gencecik bir kadın koruyamadığımız, yüzünde kırıklar, bedeninde kırıklar var. “Kurtuldum, kocamın gerekli cezayı alması lazım!” diyor.
"Şiddet uygulayan erkekler gereken cezayı almıyorlar."
6284 nolu kanun var olmasına var ama kadını koruyamıyor. Çünkü uygulamada eksiklikler var. Kolluk güçlerimiz ilk başvuru yeri, sonra şiddete uğrayan kadınlarımızın gittiği sağlık kurumları, sonrasında savcılıklar ve mahkeme süreçleri geliyor. Bu süreç boyunca aslında o kadar çok sorumlu insan var ki… Peki bir olumsuzluk halinde bu görevlilere bir sorumluluk payı çıkartılıyor mu? Herhangi bir müeyyideye maruz kalıyorlar mı? Kalmıyorlar.
"İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmek popülist bir karardır."
Sözleşme’den çekilme kararının Merkez bankası kararıyla birlikte olması, geceyarısı ve haftasonu olması gerçekten manidar. Aslında İstanbul Sözleşmesi zaten uygulanmıyordu, Grevio’ya gerekli raporlar verilmiyordu. Deva partisi kadınlara ve gençlere çok özel bir önem veren bir partidir. Biz şu anda 1 yıllık eylem planlarını yaparak ilerlemeye çalışıyoruz ve kadına yönelik şiddet konusunda da İstanbul Sözleşmesine geri dönerek mücadelemizi sürdürmeyi planlıyoruz.