’Bugün geldiğimiz noktada, ülkemizde yönetim anlamında ne kadar olmaması gerek şey varsa yaşadığını görüyoruz. En büyük sorun ise ülkemizde denge ve denetleme mekanizmalarının kalmamasıdır. Aynı zamanda bunların alt üst edilmesi ile beraberinde gelen ülkenin yönetilememe hali, liyakatsizlik kadrolar gibi bir sürü çoklu etken var. Yurtlara geldiğimizde ise şöyle bir veri var elimizde devlet yurtları ihtiyacın ancak %12 sini karşılarken özel yurtlar %35 ini karşılıyor. Bunların içinde cemaat, belediye, STK, özel kurum yurtları var. Topladığınızda %47 gibi bir oran çıkıyor karşımıza yani %53 bir açık var. Bunların haricinde öğrencilerin kaldığı kayıt dışı evler var. Tüm bu kurumlar, ailelerin eğitim döneminde çocuklarını ve gençlerini teslim ettikleri yerler, evlatları yanlarında değil oralarda kalıyor. Öyleyse bu emanet edilen çocukların, gençlerin öyle sıkı ilke, tedbir, kriter ve normlar belirlenerek korunması gerekiyor ki.’
"DENETLEME YOK! DENETLENİYORMUŞ GİBİ YAPILIYOR."
’Enes'in dün geceki videosu beni öyle derinden yaktı ki! Yurtlar yönetmeliğinde aklıma gelen önemli bir noktaya bakma ihtiyacı hissettim. Acaba yönetmelikte çocuğun gencin depresyonda olduğunu anlayacak psikolog, pedagog, rehberlik uzmanı var mı diye baktım, yoktu. Aladağ’da da kurallara uyulmaması birçok öğrencimizin canına mal oldu. Kurallara uyulmamış, eksikler denetlemede görülmüş tespit edilmiş ama görmezden gelinmiş, denetleme yok denetleniyormuş gibi yapılan bir sistem var. Bugün yaşadığımız en büyük sıkıntılardan biri de mış gibi, muş gibi yapılan yönetim. Bundan dolayı da Aladağ’daki yurt yangınında canlarımız gitmiş, fidanlarımız gitmiş, sorumluları ise küçük cezalar alarak neredeyse ödüllendirilmiş.’
"İKTİDAR AYRIŞTIRMA VE KUTUPLAŞTIRMADAN NEMALANIYOR."
’İstanbul sözleşmesinden bir gecede çıktık tam bir hukuksuzluktu. Bugün yaşadığımız olaylar bize cinayetlerin ne kadar kolay işlendiğini şiddetin nasıl artarak devam ettiğini gösteriyor. Kapatma konusuna gelince de Genel Başkanımız Ali Babacan’ın açıklamalarına aynen katılıyorum. Elbette kapatmalara karşıyız. Denge ve Denetleme mekanizmalarını doğru bir şekilde çalıştırarak sorunları belirleyip, gerekli yerlerde uyarılar yapılmalı. Ama uyarılara rağmen sıkıntılar devam ediyorsa o kurumun devam etmesi doğru değil. Bu durumlarda tabi ki kapatılmalı. İktidar erimeye devam ettikçe, makamlar ve koltuk endişeleri arttıkça bu bağlamda çok şey siyasete malzeme yapılabiliyor. Türkiye çok yara aldı bu ayrıştırmalardan şu anda yapılanda bu, iktidar da bu durumdan nemalanıyor diyebiliriz.’
"EĞİTİMDE FIRSAT EŞİTLİĞİNDEN BAHSETMEK MÜMKÜN DEĞİL."
’Eğitim ve sağlık kamu hizmetidir. İnsanımız, vatandaşımız eğitimi nitelikli bir şekilde alamadığı için özel kurumlara ya da farklı kurumlara yönleniyor. Bugün baktığımızda on çocuktan biri özel okulda okuyor. Bu durum çocuklar arasında fırsat eşitsizliğini beraberinde getiriyor. Gençlerle sık sık sohbet ediyoruz. Yakın zamanda doğudaydım. Üniversiteli gençlerle buluştuk. Sorduk ortalama kaç GB internet kullanıyorsunuz? Gençlerin verdiği ortalama cevap 6 GB... 6 GB bugün 3 online ders demek. Eğitim eşitliğinden bahsetmek mümkün mü, fırsat eşitliğinden bahsetmek mümkün mü? Elbette kaygılı olacaklar! Enes gibi geleceğinde doktor olmayı düşünen gençlerin ilave kaygıları da olması çok anlaşılır, doktorların yaşadığı mobbing, şiddet ve travmalar... Doktorlarımız bugün şiddet görüyor, özlük haklarında sıkıntılar var. Enes'e baktığımızda ise ailesinde doğru düzgün huzuru, güveni bulamamış. Enes 'Ben aileme anlattığımda can güvenliğimden korkuyorum' diyor, can endişesinden bahsediyor. Aile insanın zor zamanda sığındığı, en güvenli yerdir, öyle olması gerekir ama Enes sorunlarını söylemeye çekiniyor. Düşünün nihayetinde bu durum, o çocuğun hayatla olan bağından koparıyor.19 Yaşında bir genç 'Yaşam sevincimi yitirdim' diyor. Gerçek bu!’
"ADALET VE HUKUK OLMADAN HİÇBİR ŞEYİ BAŞARAMAYIZ."
DEVA Partisi mart ayında 2.yılını tamamlıyor. Parti programımıza baktığınızda ilk bölümde öncelikle hukuk ve adalet diyoruz. Adalet ve hukuk olmadan ne ekonomiden ne sağlıktan ne eğitimden bahsetmek mümkün değil. Hukuk ve Adaletin tesis edilmesi alanda çalışan kamu görevlilerinin özgür bırakılması, gerektiğinde gerekli cezayı alması, demokrasinin yeniden tesis edilmesi, hak ve özgürlüklerin yeniden inşa edilmesi gerekmektedir. Yine Enes'e dönecek olursak Enes özgürlüğünden bahsediyor. Bugün özgürlükler anlamında birçok alanda tıkanma görüyoruz. Biz daha kuruluşta, o gün bunları tespit ettik ve o gün ülkemiz için yola çıktık. Bir çoğumuz siyasete daha önce hiç dahil olmamıştı. Elbette daha önce dahil olmuş tecrübeli arkadaşlarımız da vardı. Ama arkadaşımızın %80- 85’lik kısmı ilk defa siyasete giren, ülkesi ve geleceği için dahil olan kişilerden oluşmakta. Genel başkanımıza baktığınızda ise başarılı iki bakanlık yapmış ve teknokrat bir kişi. Bizler adeta bir Voltran gibi çalışıyoruz. Herkes adalet, sağlık, eğitim, sivil gibi toplum hangi alanda bilgi, deneyimi varsa o alanda çalışıyor, çözüm üretiyor. Eylem planları ile de madde madde çözüm için nasıl ilerleyeceğimizi anlatıyoruz.’’
"HAYAL KURMAK ARTIK LÜKS OLDU."
’Toplumsal barışı sağlamalıyız, ayrıştırmalardan uzaklaşıp kesişme noktalarımızı bulup kenetlenip geleceğe bakmalıyız. Gençlerimize yeniden hayal kurma lüksünü sağlamamız gerekiyor. Ne yazık ki hayal kurmak yaşadığımız şartlarda artık lüks oldu. Gençlerimiz ile uzun zamandır çalışıyorum. Bu çalışmalar sırasında bir uzmanımız ile görüştüğümüzde demişti ki ‘’travma yaşayan bir genç daha çocukluk yaşlarında yaşadığı bir sıkıntıyı ancak birkaç yıl tolere edebiliyor ve dolayısıyla hayal kurma yetisini koruyabiliyor. Eğer bu sürede düzelmiyorsa ve bu problem devam ediyorsa hayal kurma yetisini kaybediyor ve geleceğe problemlerle ilerliyor ne yazık ki.’